Kızamık vakalarında tüm dünyada endişe verici bir artış yaşanıyor. Uzmanlara göre, aşılanmamış her 10 çocuktan 9’u bu hastalığa yakalanma riski taşıyor. Bu durum, aşılama oranlarındaki düşüşle birleşince toplum sağlığını tehdit eden bir krize dönüşüyor.
Kızamık Nedir, Neden Bu Kadar Bulaşıcı?
Kızamık, Measles virüsünün neden olduğu son derece bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. Hava yoluyla damlacıklar aracılığıyla yayılan virüs, enfekte kişilerle aynı ortamda bulunmakla bile bulaşabilir. Özellikle çocuklar arasında hızla yayılır ve aşısız bireylerde çok daha ağır seyreder.
Kızamık virüsü, bağışıklık sistemi üzerinde baskı oluşturarak, vücudu diğer enfeksiyonlara açık hale getirir. En ciddi komplikasyonları arasında zatürre, kulak enfeksiyonu, körlük, ensefalit (beyin iltihabı) ve ölüm yer alır.
Aşı Olmayan Çocuklar Büyük Risk Altında
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, kızamık aşısı olmayan her 10 çocuktan yaklaşık 9’u bu hastalığa yakalanıyor. Kızamığın bulaşıcılık oranı, COVID-19, grip ya da su çiçeği gibi diğer viral hastalıklardan çok daha yüksek.
Uzmanlar, bu kadar kolay bulaşan bir virüse karşı tek etkin korunma yönteminin aşı olduğunu vurguluyor. Kızamık, Kabakulak ve Kızamıkçık (MMR) aşısı çocuklara genellikle 1 yaş ve 4 yaş civarında iki doz olarak uygulanıyor ve bu uygulama %97’ye varan koruma sağlıyor.
Aşı Kararsızlığı Salgını Derinleştiriyor
Son yıllarda artan aşı karşıtlığı ve pandemi döneminde aksayan aşı programları, dünya genelinde kızamık bağışıklık oranını düşürdü. Türkiye’de de bazı bölgelerde aşılanma oranlarının %90’ın altına düştüğü belirtiliyor. Oysa toplum bağışıklığı için bu oran en az %95 seviyesinde olmalı.
Aşılamanın azalmasıyla birlikte:
- Kızamık vakaları katlanarak artıyor
- Daha önce ortadan kalktığı düşünülen kızamık, yeniden ortaya çıkıyor
- Aşısız bireyler virüsün yayılmasını kolaylaştırıyor
- Sadece aşısızlar değil, bağışıklığı zayıf olan herkes tehdit altına giriyor
En Savunmasızlar: Bebekler ve Kronik Hastalığı Olanlar
Kızamık en çok 1 yaş altı bebekler, bağışıklık sistemi baskılanmış bireyler ve kronik rahatsızlığı olanlarda ağır seyrediyor. Bu gruplar aşılanamayacakları için toplum bağışıklığına güvenmek zorunda kalıyor. Ancak aşısız birey sayısı arttıkça, bu savunmasız gruplar da risk altına giriyor.
Bu nedenle kızamığa karşı bireysel korunma değil, toplumsal sorumluluk ön plana çıkıyor. Aşılanmak sadece kendi sağlığımızı değil, çevremizdeki herkesin sağlığını da korumak anlamına geliyor.
Uzmanlardan Uyarılar ve Alınması Gereken Önlemler
Enfeksiyon hastalıkları uzmanları ve çocuk doktorları, kızamığın ciddiye alınması gerektiğini vurgularken şu önerilerde bulunuyor:
- Aşı takviminin eksiksiz uygulanması
- Aşısız çocukların mutlaka sağlık kuruluşlarına yönlendirilmesi
- Seyahat öncesi bağışıklık kontrolü yapılması
- Toplumun sağlık okuryazarlığının artırılması
- Aşı kararsızlığıyla mücadelede kamu bilgilendirmelerinin yaygınlaştırılması
Ayrıca okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocukların aşı kayıtlarının düzenli olarak kontrol edilmesi, olası salgınların önüne geçmekte büyük rol oynayabilir.
Aşı Hayat Kurtarır: Kızamıkla Mücadelede En Etkili Silah
Modern tıbbın en büyük başarılarından biri olan aşılar sayesinde pek çok bulaşıcı hastalık kontrol altına alındı. Kızamık da bu başarı hikâyelerinden biriydi. Ancak aşıya güven azalırsa, geçmişte geride bırakıldığı düşünülen bu hastalıklar yeniden hayatlara mal olabilir.
Unutulmamalıdır ki; kızamık aşısı güvenli, etkili ve ücretsiz bir koruma yöntemidir. Aşılanmayan her birey, sadece kendini değil, toplumun en savunmasız üyelerini de riske atar. Her çocuğun sağlıklı ve güvenli bir yaşam sürebilmesi için aşılar ihmal edilmemeli, aşı karşıtlığına karşı bilimsel bilgiyle mücadele sürdürülmelidir.